iPhone 11 Pro Max ile İlgili Deneyimlerim 3: Genel Kullanım Özellikleri

Herkese merhaba, bu yazım iPhone 11 Pro Max deneyimlerimi paylaştığım serinin üçüncü ve son yazısıdır. Bu yazım da serinin birinci yazısı olan Şarj Bilgileri yazısı gibi uzun bir yazı olacak. Şimdiden sonuna kadar sabırla okuyacak herkese iyi okumalar diliyorum.

Bu yazımda sizlerle cihazın genel olarak kullanım özelliklerini paylaşıyor olacağım. Belki de en çok merak edilen konulardan biri şarj bilgisiyse ondan daha çok merak edilen ise kullanım özellikleri oluyor. Özellikle cihazın iPhone 10 öncesi klasik modellerden farklı bir tasarıma sahip olması ve bu tasarımsal farkın en göze çarpıcı yanının da ana ekran düğmesinin olmaması görme engelli pek çok arkadaşımızın “acaba bu cihazı rahat kullanabilir miyiz?” sorusunu sormasına neden olabiliyor. İşte bu yazımda özellikle kullanım anlamında ne gibi farklılıklar var ve ana ekran düğmesi de olmadan rahatlıkla bu tür cihazlar bir görme engelli tarafından kullanılabilir mi bunu kendi açımdan aktarmaya ve yorumlamaya çalışacağım. Unutulmamalıdır ki buradaki yazılanlar tamamen benim şahsi görüşüm ve kendi kullanım deneyimlerimden elde ettiğim bir takım çıkarımlardır. Bu nedenle yazımdaki görüşlerime katılabilirsiniz veya katılmayabilirsiniz veya bu yazıdaki her anlattığım deneyim herkeste aynı etkiyi yaratmayabilir.

Öncelikle tasarımsal özellikler yazımda da bahsettiğim ekran boyutuna burada da değinerek aktarımlarıma başlamak istiyorum. Neden bununla başladığımı birazdan daha net anlayacaksınız. Cihazın 6.5 inçlik bir ekranı olduğunu tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu da şu demek oluyor ki bu cihaz tek elle kullanıma müsait bir cihaz değil. Bu bilgiyi en önce veriyorum ki tek elle kullanım isteyen ve ona göre cihaz tercihleri olan kişiler bu cihazı tercih etmeyeceklerdir ve bu nedenle dilerlerse yazının bundan sonraki bölümünü okumayabilirler de ama yok hocam, biz okuyup genel olarak bilgi almaya devam etmek istiyoruz diyorsanız da başım üstüne, o halde devam edelim.

Cihazın kullanımıyla ilgili en çok merak edilen kısmı öncelikle ana ekran düğmesi ile yapabildiğimiz özelliklerin nasıl yapılabildiği ve rahat bir şekilde gerçekleştirilebilip gerçekleştirilmediğidir. Öncelikle kısaca ana ekran düğmesiyle neler yapabiliyorduk bunları kısaca hatırlayalım:

1. Ana ekran düğmesine bir kere basarak ana ekrana çıkabiliyorduk,
2. Ana ekran düğmesine iki kere basarak arka planda çalışan uygulamalara erişebiliyorduk,
3. Ana ekran düğmesine üç kere basarak Erişilebilirlik Kestirmelerine erişebiliyorduk ve burada hangi erişilebilirlik özellikleri tanımlıysa onlara ulaşabiliyor ve dilediğimizi açıp kapatabiliyorduk. Çoğu kişide sadece VoiceOver ayarlı olduğu için ana ekran düğmesine üç kere basarak VoiceOver’ı açıp kapatabiliyorduk.
4. Ana ekran düğmesinin üzerine tanımladığımız parmağımızı yerleştirerek parmak izimizi okutarak cihazın ekran kilidini açabiliyor, App Store üzerinden uygulama indirme ve satın alma işlemlerini yapabiliyor, parmak izi ile giriş yapılabilen pek çok uygulamaya parmak iziyle giriş yapabiliyorduk.

5. Ana ekran düğmesine basılı tutarak Siri’yi aktif edebiliyorduk.

Peki özellikle iPhone X ve sonrası modellerde (iPhone SE 2. Nesil hariç) bu ana ekran düğmesi kaldırılınca bu kadar özellik de mi kaldırıldı ne oldu? Cevabımız tabi ki bir özellik hariç hayır oluyor. Çünkü bu özelliklerden parmak izi okuyucu hariç diğer özellikler tabi ki kaldırılmadı, sadece yeni hareketlerle gerçekleştirilebilme özellikleri kazandı. Şimdi gelin bu ana ekran düğmesinin yukarıda saydığımız işlevlerinin iPhone 11 Pro Max’ta nasıl gerçekleştirildiğine yukarıdaki maddelerin aynı sıralamasıyla bakalım:

1. İPhone 11 Pro Max üzerinde herhangi bir uygulamadan veya bir pencereden ana ekrana çıkmak istiyorsanız yapacağınız işlem bir parmağınızı ekranın en altından yukarıya doğru kaydırmak olacak ama bu işlemi yaparken bazı durumlara dikkat etmenizde fayda var. Öncelikle bu hareketi yapmak için cihazın ekranının en altının herhangi bir yerine parmağınızı koymanız yeterli olacaktır. Bazı kişiler özellikle bu hareketin ille de ekranın en alt orta kısmından yapılabileceğini düşünebiliyor ve hareketi ilk olarak buradan başlatmak isteyip ekranın en alt orta kısmına parmağını koyup harekete başlıyor. Bu durum şart değil. Yani siz parmağınızı ekranın en altının soluna da ortasına da sağına da koyup harekete başlayabilirsiniz. Hatta kendi yaptığım, parmağımı ekranın sağ en alt köşesine koyarak yukarı doğru hareketi başlatmak oluyor. Çünkü bunun deneyimlediğime göre çok daha rahat olduğunu gözlemledim. En alt orta kısımda bazen tam olarak olması gereken yere parmağı denk getiremediğimizde hareketi de gerçekleştiremiyoruz ancak en alt sağ köşeden bu hareket çok rahat bir şekilde gerçekleştiriliyor. Ana ekrana çıkmak için ikinci dikkat edeceğimiz durum ise parmağımızı aşağıdan yukarı doğru kaydırırken hissettiğimiz titreşimler olmalıdır. Ana ekrana çıkmak için bu hareketi yaparken tek titreşim hissettiğimizde parmağımızı ekrandan kaldırdığımızda ana ekrana çıkmış oluyoruz. Hatta bu tek titreşimi hissettiğinizde parmağınızı ekranda basılı tutarsanız bir süre sonra size “ev için kaldır” diye bir seslendirme yapıyor. Bu da sizin parmağınızı ekrandan kaldırdığınızda ana ekrana çıkabileceğiniz anlamına geliyor. Aslında bu kadar uzun anlattığıma bakmayın, bu işlem saniyelik bir işlemdir.
2. Arka planda çalışan uygulamalara nasıl erişiyoruz? Bunun için de yöntem aslında oldukça basit. Birinci maddede anlattığım işlemi aynen uyguluyoruz ancak bu sefer hissettiğimiz titreşim iki tane olana kadar parmağımızı ekranda kaydırmaya devam ediyoruz ve iki titreşim hissettiğimizde parmağımızı ekrandan kaldırıyoruz ve arka planda çalışan uygulamalara erişmiş oluyoruz. Bu iki titreşimi hissettiğimizde parmağımızı ekranda tutmaya devam ettiğimizde birkaç saniye içinde bize “uygulama değiştirici için kaldır” şeklinde bir seslendirme yapıyor ve bu seslendirmeyi duymanız demek aslında doğru hareketi yapmış ve parmağınızı kaldırdığınızda arka planda çalışan uygulamalara erişebileceğinizi teğit etmiş olmanız anlamına geliyor.
3. VoiceOver’ı nasıl açıp kapatıyoruz? Ana ekran düğmesi olan telefonlarda bu işlemi ana ekran düğmesine üç kere basarak gerçekleştiriyorken iPhone 11 Pro Max’ta telefonun sağ tarafında yer alan açma-kapama düğmesi diye de adlandırdığımız güç tuşuna üç kere basarak gerçekleştirebiliyoruz.
4. Parmak izi okuyucu nasıl kullanılıyor? Bu sorunun cevabı parmak izi kullanılmıyor olarak verilmektedir. Çünkü iPhone 11 Pro Max’ta Face ID dediğimiz yüz tanıma özelliği parmak izinin yerine kullanılmaktadır. Cihazın klasik iPhone modellerinden en belirgin şekilde ayrıldığı bariz özelliklerinden biri de budur. Yüz tanıma ile ekran kilidinizi açabiliyorsunuz, App Store üzerinden bir uygulama indirebiliyorsunuz veya satın alabiliyorsunuz veya çeşitli uygulamalara yüz tanıma özelliği ile giriş yapabiliyorsunuz. Burada App Store üzerinden uygulama indirme konusunda küçük bir bilgi de vereyim: App Store üzerinde bir uygulama indirirken veya satın alırken uygulamayı indir ya da satın al butonuna bastığınızda öncelikle güç tuşuna iki kere basıyorsunuz ve sonrasında Face ID devreye giriyor ve yüzünüzü tanıdıktan sonra işlemin başarılı olduğunu belirten bir ses duyuyorsunuz ve bundan sonra indirme başlıyor. Yazının ilerleyen bölümlerinde Face ID’den ayrı bir şekilde biraz bahsedeceğim.
5. Siri’yi nasıl aktif ediyoruz? Bunun oldukça kolay bir yöntemi var, o da güç tuşuna basılı tutmaktır. Güç tuşuna basılı tuttuğumuzda Siri aktif oluyor. Aynı zamanda tabi Hey Siri özelliğini de açık hale getirdiyseniz Hey Siri şeklinde seslenerek de Siri’yi aktif edebiliyorsunuz. Şimdi bu noktada aklınıza yeni bir soru takılacaktır, “Peki hocam, güç tuşuna basılı tuttuğumuzda Siri aktif oluyorsa biz bu telefonu nasıl kapatacağız?” Bu sorunun yanıtını da yazının ilerleyen bölümlerinde bulacaksınız hiç merak etmeyin.

Buraya kadar klasik iPhone modellerinde yer alan ana ekran düğmesiyle yapabildiklerimizi iPhone 11 Pro Max ile nasıl gerçekleştirebildiğğimizi anlattım. Şimdi de iPhone 11 Pro Max’ta Denetim Merkezini ve Bildirim merkezini nasıl açıyoruz bunlardan bahsedeyim sizlere.

Öncelikle Denetim merkezinden başlayalım. Denetim merkezi bildiğiniz gibi Uçak Modu, Hücresel Veri, Wi-Fi, Bluetooth ve daha birçok ayarı açıp kapatabildiğimiz bir bölümdür. Klasik iPhone modellerinde bu bölüme ulaşabilmek için ekranın üst kısmındaki Durum Çubuğu olarak adlandırılan bölüme dokunup üç parmağımızla aşağıdan yukarı doğru hareket gerçekleştiriyorduk. İPhone 11 Pro Max’ta da aynen bu hareketi gerçekleştirerek Denetim merkezine ulaşabilirsiniz. İkinci bir yol ise aslında ana ekrana çıkmak için yaptığımız hareketin ekranın en üstünden başlayarak yaptığımız hareketle ulaşma yoludur. Yani ekranın en üstündeki herhangi bir bölgeden tek parmağımızı alta doğru sürüklerken tek titreşim hissettiğimizde parmağımızı ekrandan kaldırdığımızda Denetim Merkezine ulaşmış oluyoruz.

Bildirim Merkezine nasıl ulaştığımıza bakalım biraz da. Klasik iPhone modellerinde Durum Çubuğuna dokunduktan sonra üç parmağımızı yukarıdan aşağıya doğru sürülklediğimizde bildirim Merkezine ulaşıyorduk. İPhone 11 Pro Max’ta da Bildirim Merkezine ulaşmanın yine iki farklı yolu var. Bunlardan birincisi aynen az önceki bahsettiğim klasik iPhone modellerindeki yöntemle Bildirim Merkezine ulaşabilirsiniz. İkinci yol ise parmağınızı ekranın en üstündeki herhangi bir bölgeye yerleştirerek aşağı doğru hareket ettirip iki titreşim hissettiğimizde parmağımızı ekrandan kaldırdığımızda Bildirim Merkezine ulaşmış olursunuz.

Şunu belirtmek istiyorum: Açıkçası ben Denetim Merkezine de bildirim Merkezine de ulaşmak için yukarıda bahsettiğim ikinci yolları daha çok kullanmayı sevdim. Çünkü birinci yolda durum çubuğuna parmağımı denk getirip durum çubuğuna dokunduğuma emin olduktan sonra üç parmağımı hareket ettirmekle uğraşmaktansa ekranın en üstteki sağ üst köşesinden aşağıya doğru tek parmağımı çekerek hissettiğim titreşimlere göre parmağımı ekrandan kaldırmak bana daha pratik geliyor. Hele de alıştıktan sonra bu durum benim için daha da kolaylaştı diyebilirim.

Tabi burada şunu da hemen alternatif bilgi olarak size aktarayım: Eğer Ya hocam, bu ana ekrana çıkma, arka planda çalışan uygulamalara erişme, Denetim Merkezine ve Bildirim Merkezine erişme için anlattığınız bu hareketler zor ve karışık, diyorsanız o zaman ayarlara girip burada erişilebilirliğe girerek burada dokunma seçeneğine girip Asisti Touch özelliğini aktif hale getirebilirsiniz ve bu sayede ekrana bir simge gelir ve bu simgeye basarak açılan menüden arka plandaki uygulamalara, ana ekrana, bildirim merkezine veya denetim merkezine gitme işlemlerini halledebilirsiniz. Aynı zamanda Asisti Touch ayarları içinde bu simgeye kaç kere bastığınızda hangi özelliği aktif edeceğini de seçebilirsiniz ama ben size bu durumu tavsiye etmem. Çünkü emin olun yukarıda bahsettiğim hareketlere parmaklarınız alıştığında çok daha seri, rahat ve akıcı bir şekilde kullanabileceksiniz ekranı. Bu nedenle ben size yukarıda bahsettiğim tek titreşimli, çift titreşimli parmak hareketlerini öneriyorum.

Şimdi biraz da Face ID ile ilgili deneyimlerimden ve kullanım özellikleriyle kullanım rahatlığının nasıl olduğundan ve parmak izi ile karşılaştırmalarından biraz bahsedeyim size.

Face ID özelliği oldukça hızlı çalışıyor. Birçok yüz de tanıtabiliyorsunuz ve bu yüzler isterseniz sizin farklı görünüşleriniz olabiliyor, isterseniz de tamamen farklı birinin yüzü de olabiliyor. Özellikle iPhone 6 ve sonrası iPhone X’e kadar modellerinde ve SE 2. Nesilde yer alan parmak izi özelliğinin yerini almış durumda.

Ben özellikle face ID kullanımı konusunda bir sorun yaşamıyorum. Cihazı ilk aldığımda alışma sürecinde bazı ufak tefek acemilikler yaşamış olsam da alışmak en fazla bir günümü aldı. Bu noktada özellikle görme engelli arkadaşlarımız Face ID’yi rahat kullanabilir miyiz, diye düşünmeden edemiyorlar. Bu konuyla ilgili de şunu söyleyebilirim: Face ID’yi görme engelliler olarak rahat bir şekilde kullanabilmemize olanak sağlayacak telefonu tutuş ve yüze karşı konumu ile ilgili bazı denemeler yaptım ve bu denemeler sonucu en ideal telefon konumunu yüze karşı şöyle tanımlayabilirim: Cihazı Face ID okutacağınız zaman yüzünüze, paralel bir şekilde tutmanız gerekiyor ve özellikle yüzünüzün tam karşısında konumlanan, baş hizanızın tam karşısında konumlanan telefonun yüzünüzü sorunsuz bir şekilde okuyabilmesini sağlayacaktır. Telefonla yüzünüzün arasındaki mesafenin karış hesabı olarak düşünürsek iki karış kadar olması veya iki elinizin birleşiminin uzunluğu kadar mesafede olması yüzünüzün sağlıklı bir şekilde başarıyla okunmasını sağlamaktadır. Telefon baş hizanızın ve yüzünüzün tam karşısında olmazsa yani bunun üzerinde veya daha aşağısında olması durumunda başarısız okuma gerçekleştiriyor ve sizi parola ekranına yönlendiriyor. Tabi bu telefonu ideal tutuş ve yüze karşı konum durumunu ben kendi denemelerimle saptadım. Bunun dışında yüzününz çok hafif sola ya da sağa dönükse yine yüzünüzü okuyabiliyor ama bu çok hafif bir dönüklük olmalı. Tamamen 90 derecelik bir açıyla yüzünüz sağa veya sola dönükse yüz tanıma yine başarısız oluyor.

Face ID ile ilgili gerçekleştirdiğim dört farklı testten de bahsedeyim size. Birincisi aynadan yüzümü tanıyabilecek mi, diye test ettim ve aynanın karşısına geçip telefonun ön kamerasını aynaya çevirip yüzümün tam hizasına getirdiğimde yüz tanımayı gerçekleştirdi. İkinci test olarak da fotoğrafımı tanıyabilecek mi, diye vesikalık fotoğrafımı okuttum ama tabi ki Face ID’yi bu noktada kandıramadım ve bu testten başarıyla geçti. Üçüncüsü ise malum Covid19 salgını nedeniyle zor bir süreçten geçiyoruz ve bu süreçte maskeler hayatımızın önemli bir parçası haline geldi. Bu nedenle maske ile yüz tanıması yapacak mı, diye test gerçekleştirdim ama bu konuda da yüz tanımayı doğal olarak gerçekleştiremedi. Zaten maskeyle yüz tanımayı gerçekleştirmediğini biliyordum ama aslında burada Apple’ın yeni bir güncellemeyle getirdiği maskeli olarak gördüğü yüzü tanıyamamakla birlikte hemen parola alanına yönlendirmesi özelliğini test etmiş oldum ve beni gerçekten normalde üç denemeden sonra yönlendirdiği parola ekranına doğrudan yönlendirdi. Tabi bu konuda Apple’ın bir çalışma yaptığını ve maskeyle de yüzün tanınabilmesi için planları olduğunu da bilgi olarak vereyim. Dördüncü test olarak da aslında bu testten ziyade yoğun bir kullanım durumuydu. Face ID'yi gece karanlığında kullandım. Bu karanlık boyutunu ise şöyle tanımlayabilirim: Bilgisayarım başında otururken odamın ışığı kapalı ve sadece bilgisayar ekranının oluşturduğu ışığın yer aldığı karanlık oda ortamında kullandım. İkincisi de odada tamamen zifiri diyebileceğimiz bir karanlık varken ve telefonun ekran ışığı da yüzüme parlaklık oluşturmasın diye, aynı zamanda da otomatik ekran parlaklığını kullandığım için ekran parlaklığı %0'a çekilmiş şekilde Face ID'yi kullandım ve her iki durumda da mükemmel bir şekilde yüzümü tanıma işlemini gerçekleştirdi ve gerçekleştiriyor da. Cihazın en çok sevdiğim özelliklerinden biri de bu oldu diyebilirim. Zifiri karanlıkta bile yüzünüzü tanıyabilen bir cihazınız oluyor iPhone 11 Pro Max sahibi olduğunuzda.

Face ID ile ilgili şöyle bir durumdan da bahsetmek istiyorum: Ben ilk Face ID tanımlaması yaparken sakallarım vardı ve gözlüğüm gözümdeydi ancak sakallarımı kesip gözlüğümü çıkararak face ID karşısına geçtiğimde Face ID gayet başarılı bir şekilde yüzümü tanıdı.

Face ID özelliğine sahip bir iPhone kullanacaksanız size şöyle bir tavsiyede de bulunmak istiyorum: Ayarlara girip buradan Face ID ve Parola seçeneğine girip aşağıya doğru ilerlediğinizde Face ID için dikkat gereksin, diye bir özellik var, bunu kapalı hale getirin. Çünkü bu özellik açık olduğunda face ID deim yerindeyse sizinle göz göze gelmek ve göz teması kurmak istiyor. Göz teması kurmak ek bir güvenlik sağlamak için gerçekleştiriliyor ancak bu özellik bence görme engellilerde face ID kullanımı konusunda sıkıntı yaratabilir veya güneş gözlüğü kullananlarda Face ID ile temas kuramama sorunları yaşatabilir diye düşünüyorum. Ben de bu ayar kapalı şekilde kullanıyorum.

Peki gelelim Face ID mi, Touch ID (Parmak izi) mi sorusunu biraz incelemeye. Bu sorunun benim açımdan şöyle bir cevabı var: Bence her ikisi de olmalı. Çünkü her ikisini kullanmayı da seven bir kitle mevcut. Face ID oldukça hızlı ve güvenli çalışsa da bazı noktalarda Touch ID daha pratik ve kolay olabiliyor. Görme engelli bireyler için de Touch ID’nin daha pratik, rahat kullanışlı ve çabuk adapte olunabilir bir teknoloji olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle hem Face ID hem de Touch ID özelliğini barındıran bir iPhone 11 Pro Max çok daha güzel olurdu diye düşünüyorum. Touch ID güç düğmesine yerleştirilebilir, cihazın solunda ya da sağında özel bir yer olarak konumlandırılabilir, hatta arkadaki Apple logosuna bile konumlandırılabilir diye düşünüyorum. Tabi ekrana gömülü ve ekranın her yerinden okuyabilecek bir Touch ID en güzeli olacaktır.

Bunları söylerken tabi Face ID hiç kullanılamaz ya da görme engelliler kullanamaz diye bir izlenime kapılmanıza gerek yok. Çünkü ben dediğim gibi bir gün içinde alıştım Face ID’ye ve kendisiyle iyi bir şekilde anlaşabiliyoruz. Sizlerin de belli bir alışma sürecinden sonra iyi bir şekilde anlaşabileceğinizi tahmin ediyorum. Bu süre kişiden kişiye değişebilir ama sonuç olarak alışılabilir bir durum olduğunu söyleyebilirim.

Peki bu cihazda ekran fotoğrafını nasıl alıyoruz? Bunun için güç tuşuyla birlikte ses açma veya ses kısma tuşuna basılı tutuyoruz ve ekran fotoğrafını almış oluyoruz.

Şimdi son olarak gelelim yukarıdaki bir kısımda aklınıza takılan Peki hocam, güç tuşuna basılı tuttuğumuzda Siri’yi aktif ediyorsak telefonu nasıl kapatıyoruz, sorunuza.

Bunun gayet kolay iki yolu var. Birincisi, ayarlara girip buradan genel seçeneğine girerek aşağıya doğru ilerlediğinizde Sistemi Kapat seçeneğini göreceksiniz, buna bastığınızda telefonunuzu kapatabilirsiniz. İkinci yol ise cihazın önce ses açma tuşuna bir kere basıp hemen ardından ses kısma tuşuna bir kere basıp sonrasında güç tuşuna basılı tuttuğunuzda cihazı kapatma ekranı karşınıza gelecektir. Bu noktada şöyle yapanlar da olabiliyor: güç tuşuyla ses açma tuşuna veya ses kısma tuşuna basılı tutup kapatma ekranının gelmesini bekleyebiliyorlar. Bu durum aslında farklı bir özelliği devreye sokuyor ki o da acil sos araması. Bu işlemi yaptığınızda bir uyarı sesi alıyorsunuz ve basılı tutmaya devam ettiğinizde acil durum için belirlenen numaraları birkaç saniye içinde aramaya başlıyor cihaz. Bunu da belirtmiş olayım.

Evet arkadaşlar, gelelim yazımızın sonuç bölümüne.

Bu yazımda sizlere iPhone 11 Pro Max’ın genel kullanım özelliklerinden ve klasik iPhone modellerinde alışılmış bir takım kullanımların bu cihazda nasıl gerçekleştirildiğinden bahsettim. Touch ID yerine gelen Face ID özellliğinin kullanımından bahsettim ve birkaç küçük bilgiden de bahsettim. Bu bahsettiğim özellikler aslında iPhone X ve sonrası (iPhone SE 2. Nesil hariç) cihazlarda geçerli olan özelliklerdir.

Ben açıkçası bu cihazı aldığıma hiç pişman olmadım ve kısa bir alışma sürecinden sonra cihazı kullanmaktan aşırı derecede bir keyif alıyorum. Hiçbir özelliği kullanmakta zorlanmıyorum ve her işimi bu cihazla halledebiliyorum. Acaba bu tür iPhone cihazlarını kullanabilir miyim, diye düşünen arkadaşlara da kısa bir alışma sürecinden sonra kullanabileceksinizdir ve sorun yaşamayacaksınızdır diye düşüncemi belirtmek istiyorum. Kullanmakta zorlanıp zorlanmama konusuyla ilgili hâlâ bir takım endişeleri olan arkadaşlar varsa herhangi bir teknoloji mağazasına giderek oradaki Apple standında bulunan iPhone 11 serilerini bizzat deneyimleyebilirler ve kararlarını verebilirler. Ayrıca şunu da belirteyim: Cihazı apple’ın kendisinden satın alırsanız 15 gün içinde hiçbir sebep belirtmeden cihazı iade edip paranızı geri alabiliyorsunuz. Bu şekilde de cihazı on beş gün boyunca deneyimleyebilirsiniz.

umarım yazdıklarım biraz olsun faydalı olabilmiştir ve özellikle ana ekran düğmesi olmayan iPhone cihazlarının kullanımıyla ilgili kafasında soru işaretleri olanların kafasındaki soru işaretlerini biraz olsun giderebilmişimdir.

Hakan TELTİK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Apple Cihazlarda Tıbbi Kimlik Nedir ve Nasıl Oluşturulur?

IPHONE VE IPAD CİHAZLARDA FLASH BELLEK KULLANIMI

iPhone ve iPad Cihazlarda Atıl Süre Özelliği Nedir ve Nasıl Kullanılır?